Doksanlı yılların en büyük korku sineması olayı scream'di. dönemin yeniyetme senaristi kevin williamson'un zamanın ruhunu çok iyi analiz edip , post akımın hüküm sürdüğü kapitalist bir dünyaya özel hazırladığı scream korku filmlerinin adeta mezarlarından çıkıp tekrar sinema salonlarına dönmesinin yolunu açtı.
scream'den hareketle sayısız slasher filmi yapıldı. scream türü canlandırarak yeni filmlerin de önünü açtı. çoğu dizi oyuncusu, çoğu "ucuz korku filmi" oyuncusu, yani çoğu sektöre bir şekilde giriş yapmak isteyen eli yüzü düzgün kız, erkek bu filmin estirdiği rüzgarı arkasına aldı(bu filmde de oynayan adam brody bunu bir röportajında dile getirmiştir mesela) williamson'un faculty, i know what you did last summer'ı da aynı güruhu heyecanlandıran filmlerdi.
Senarist Kevin Williamson
The Faculty
I Know What You Did Last Summer
bir şeyi demokratikleştirmek çoğu zaman sanatsal kaygıdan ziyade ticari kaygının ağır basmasından ötürü kalitede düşme ile sonuçlanırdı. inanılmaz sololar atamayanların müzik piyasasında yerinin olmadığı dönemin terki, üstün yetenek çağının kapanması gibi düşünülebilir aslında korkunun yeni çağı. yine aynı şekilde yaratıcılığa ve beklenmedik derecede iyi işlere de olanak sağlamıştır bu yeni dönem ama yine de belirtmekte fayda var, çok fazla niteliksiz ama bir şekilde sektörde işlerin yürümesini sağlayan iş yapılmıştır.
iri göğüslü sarışının estetize ölümü klişesi, "ben hemen dönerim" klişesi ve scream'e özgü "korku filmi maratonu mini quizleri" tadındaki katil ile kurbanın soru-cevap sahneler... bütün bunlar bir şekilde bu filmde de var. tam bu noktada, bu klişeleri ele alma noktasında, scream'i scream yapan şey devreye giriyor. scream korku filmlerinden bahseden korku filmleri ekolünü yeniden canlandıran bir seriydi. filmin içerisindeki karakterler korku filmlerinden konuşup kendi hayatlarına dair çıkarımlarda bulunurlardı. mesela randy'nin ölümünden sonra izlenilmesi maksadıyla hazırladığı randy's rule video randy'nin hayatta kalan arkadaşlarına üçlemeler hakkında verdiği öğütleri anlatıyordu. cinayet işleyenler dahi çoğu zaman türün kendi dinamiklerinden ilham alan insanlardı.
Korku filmlerinde hayatta kalma kuralları
Randy'nin üçlemeler hakkındaki nasihatleri
bu self refleksif tavır post modern dönemlerin tavrıydı. scream türe saygı duruşunda bulunan bir seriydi. masaya yatırdığı şeyle dalga geçer gibi gözükse de en nihayetinde o eleştirdiği şeyin en başarılı formül olduğunu da tasdik eden bir yapısı vardı. gerekirse o formülde, eskiye ihanet etmeden bazı eklemeler bazı çıkarmalar yapılabilirdi.
stub adlı film serisi de woodsboro cinayetlerini yazan gale'in kitabından hareketle çekilmiş bir film serisiydi. stub, scream'in kendine bir bakışıydı adeta. filmi yapanların kendi filmlerinin içerisinde yine kendi filmlerine seyirci olarak bakışıydı. scream stub'ı kurban ederek kendi değersiz tarafını kesip atıyordu. onu pespayeleştirerek kendini yüceltiyordu.
bu filmde de serinin diğer filmlerin de ötesine geçen, kendine dönüşlülük tarafı yoğun bir senaryo var. yeni on yılın seyircisini, hikaye anlatımını, korku filmi dinamiklerini, multimedyayı çok iyi analiz eden bir film scream 4. williamson zaten boş yere olta atacak adam değil.
konuya gelecek olursak... en büyük yeteneği hayatta kalmak olan, jamie lee curtis sonrası dönemin surviver'ı, bizim jenerasyonun en popüler final girl'ü sidney prescott woodsboro'ya geri döner. korku filmi fanları, bu geri dönüşlerin ,özellikle de bazıları için önemli olan bir olayın yıldönümüne denk gelenlerin kasabaya bir lanet getirdiğini iyi bilirler. myers'ın halloween'lerde dönmesi bunun en tipik örneğidir. sidney , acar muhabirimiz gale'e özenip bir kitap yazmıştır ve onu tanıtmak için dönmüştür. yeni milenyumun yeni medyasının herkese erişen, bant genişliği yüksek, sansasyonel yapısına uygun davranmaya zorlanmıştır. çünkü sid, hayatı boyunca bir kurban olmuştur ve artık bunu aştığını cümle aleme duyurmak istemektedir. yayıncı ise daha fazla para kazanmak istemektedir, bunun için insanların ölmesi bile onun umrunda değildir.
sidney'nin dönmesi ile cinayetler başlar, sidney bir ölüm meleği gibidir, gittiği yere ölümü de götürür. etrafındaki herkesin ölümünü izler sid ama o hiç ölmez. ölmek bilmeyen sidney kitabının ve yeniden doğuş planının uygulamasının derdine düşmüşken artık şerif olan dewey ile evlenip bu küçük kasabaya yerleşen gale de küçük kasaba insanlığına alışamayıp buhranlara sürüklenmiştir. sidney'nin yeğeni jill ve arkadaşları ise hikayenin yeni genç kadrosunu oluşturacaklardır. film zaten hem korku janrası üzerinden hem de karakterler üzerinden yeni-eski çatışmasının hikayesini anlatacaktır.
esasında craven ile williamson'un yaptığı gerçek bir korku deneyimi yaşama çabasının içini boşaltan da bir şey. bir fascination, bir ilgi duyma, bir haz alma durumu var ama bu eski usul korku izleyicisi deneyimine benzemeyen bir şey; ama dediğim gibi çağın ruhuyla o kadar yakından alakalı ki... peeping tom, halloween, psycho, friday the 13th, texas chainsaw massacre, night of the living dead izleyicisi yok artık. artık şiddeti normalize etmekte zorlanmayan , görsel bombardımana maruz kalan ve tepkisizleşen bir seyirci var. savaşları, ilişkileri bile bir oyun olarak gören bir gençlik var ve o gençlik belki de şu anda yeni bir trilogy'nin başlangıcını görecek zira williamson bu yeni dünyanın çocukları için yeni bir üçleme hazırlama düşüncesi içerisinde. buradan hareketle sonraki filmlerde bol kan ve aşırı şiddet kullanımı olacağını öngörebiliriz.
bazı şeyler değişecek...ilkokul döneminden beri düzenli olarak horror cinema ürünlerine maruz kalan, türün en eski ürünlerinden çağdaş ürünlere kadar her şeyini takip eden ve belki de scream jenerasyonunu çok iyi bilen biri olarak bu yeni üçleme ihanete uğrama duygusundan çok bana kaçınılmaz olan değişimin habercisi olarak geldi. bazı şeylere kayıtsız kalmak onların varlığını ortadan kaldırmayacak, bu bir gerçek ve bu gerçeğe en iyi cevap verenlerden biri de bence yine de, her şeye rağmen williamson.
scream'in nasıl bir seri olduğunu bilmeyenler, tek başına bu filmi ele aldıklarında klasik korku konvansiyonlarına göre değerlendirdiklerinde filmi beğenmeyebilirler. scream sevenlerin ise bu "yeni eğlence"ye kayıtsız kalmayacağını, gişesinin bol olacağını düşünüyorum. benim kişisel görüşüm herkesin gidip izlemesi ve "eğlenmesi". ben filmi başarılı buldum. umarım daha iyileri de seyirci ile buluşur ve yine sektörü canlandıracak filmler yapılır. çünkü eskilerin trajedisi şimdinin komedisi oldu, yeni bir şeyler için bir adım atmak gerek. film, bu durumu göstermek için iyi bir adımdı , korku filmi yapanlar bunu görüp daha korkunç yollarda daha tekinsiz adımlar atmalı. çünkü bu da tıpkı scream serisinin değişmesi gibi kaçınılmaz.
Senarist Kevin Williamson
The Faculty
I Know What You Did Last Summer
bir şeyi demokratikleştirmek çoğu zaman sanatsal kaygıdan ziyade ticari kaygının ağır basmasından ötürü kalitede düşme ile sonuçlanırdı. inanılmaz sololar atamayanların müzik piyasasında yerinin olmadığı dönemin terki, üstün yetenek çağının kapanması gibi düşünülebilir aslında korkunun yeni çağı. yine aynı şekilde yaratıcılığa ve beklenmedik derecede iyi işlere de olanak sağlamıştır bu yeni dönem ama yine de belirtmekte fayda var, çok fazla niteliksiz ama bir şekilde sektörde işlerin yürümesini sağlayan iş yapılmıştır.
iri göğüslü sarışının estetize ölümü klişesi, "ben hemen dönerim" klişesi ve scream'e özgü "korku filmi maratonu mini quizleri" tadındaki katil ile kurbanın soru-cevap sahneler... bütün bunlar bir şekilde bu filmde de var. tam bu noktada, bu klişeleri ele alma noktasında, scream'i scream yapan şey devreye giriyor. scream korku filmlerinden bahseden korku filmleri ekolünü yeniden canlandıran bir seriydi. filmin içerisindeki karakterler korku filmlerinden konuşup kendi hayatlarına dair çıkarımlarda bulunurlardı. mesela randy'nin ölümünden sonra izlenilmesi maksadıyla hazırladığı randy's rule video randy'nin hayatta kalan arkadaşlarına üçlemeler hakkında verdiği öğütleri anlatıyordu. cinayet işleyenler dahi çoğu zaman türün kendi dinamiklerinden ilham alan insanlardı.
Korku filmlerinde hayatta kalma kuralları
Randy'nin üçlemeler hakkındaki nasihatleri
bu self refleksif tavır post modern dönemlerin tavrıydı. scream türe saygı duruşunda bulunan bir seriydi. masaya yatırdığı şeyle dalga geçer gibi gözükse de en nihayetinde o eleştirdiği şeyin en başarılı formül olduğunu da tasdik eden bir yapısı vardı. gerekirse o formülde, eskiye ihanet etmeden bazı eklemeler bazı çıkarmalar yapılabilirdi.
stub adlı film serisi de woodsboro cinayetlerini yazan gale'in kitabından hareketle çekilmiş bir film serisiydi. stub, scream'in kendine bir bakışıydı adeta. filmi yapanların kendi filmlerinin içerisinde yine kendi filmlerine seyirci olarak bakışıydı. scream stub'ı kurban ederek kendi değersiz tarafını kesip atıyordu. onu pespayeleştirerek kendini yüceltiyordu.
bu filmde de serinin diğer filmlerin de ötesine geçen, kendine dönüşlülük tarafı yoğun bir senaryo var. yeni on yılın seyircisini, hikaye anlatımını, korku filmi dinamiklerini, multimedyayı çok iyi analiz eden bir film scream 4. williamson zaten boş yere olta atacak adam değil.
konuya gelecek olursak... en büyük yeteneği hayatta kalmak olan, jamie lee curtis sonrası dönemin surviver'ı, bizim jenerasyonun en popüler final girl'ü sidney prescott woodsboro'ya geri döner. korku filmi fanları, bu geri dönüşlerin ,özellikle de bazıları için önemli olan bir olayın yıldönümüne denk gelenlerin kasabaya bir lanet getirdiğini iyi bilirler. myers'ın halloween'lerde dönmesi bunun en tipik örneğidir. sidney , acar muhabirimiz gale'e özenip bir kitap yazmıştır ve onu tanıtmak için dönmüştür. yeni milenyumun yeni medyasının herkese erişen, bant genişliği yüksek, sansasyonel yapısına uygun davranmaya zorlanmıştır. çünkü sid, hayatı boyunca bir kurban olmuştur ve artık bunu aştığını cümle aleme duyurmak istemektedir. yayıncı ise daha fazla para kazanmak istemektedir, bunun için insanların ölmesi bile onun umrunda değildir.
sidney'nin dönmesi ile cinayetler başlar, sidney bir ölüm meleği gibidir, gittiği yere ölümü de götürür. etrafındaki herkesin ölümünü izler sid ama o hiç ölmez. ölmek bilmeyen sidney kitabının ve yeniden doğuş planının uygulamasının derdine düşmüşken artık şerif olan dewey ile evlenip bu küçük kasabaya yerleşen gale de küçük kasaba insanlığına alışamayıp buhranlara sürüklenmiştir. sidney'nin yeğeni jill ve arkadaşları ise hikayenin yeni genç kadrosunu oluşturacaklardır. film zaten hem korku janrası üzerinden hem de karakterler üzerinden yeni-eski çatışmasının hikayesini anlatacaktır.
şüphe yok ki artık başka bir "gençlik" var. hikayeyi uzaktan izlemek yetmiyor, hatta hikayeyi yazmak da yetmedi. hikayeyi yaşatmak lazım, hikayeyi herkesin görmesi lazım. zaman aşırılık zamanı, zaman karakterlerle özdeşleşme zamanı değil, zaman karakterlerden biri olmak hatta filmi yapan olmak zamanı. televizyonlara çıkıp birkaç aylığına ünlü olma zamanı, sansasyon yaratma zamanı. öyle ki hiçbir değerin bizleri kısıtlayamayacağına inandığımız bir kanal var artık. bu kanal, bu kablo(wire, net) , gerçek hayatı simule etmenin, gerçeğe benzeyen ama başka bir gerçek yaratmanın imkanlarını sunmakta. biz bu dönemin insanları olarak zaten buna aşinayız.
esasında craven ile williamson'un yaptığı gerçek bir korku deneyimi yaşama çabasının içini boşaltan da bir şey. bir fascination, bir ilgi duyma, bir haz alma durumu var ama bu eski usul korku izleyicisi deneyimine benzemeyen bir şey; ama dediğim gibi çağın ruhuyla o kadar yakından alakalı ki... peeping tom, halloween, psycho, friday the 13th, texas chainsaw massacre, night of the living dead izleyicisi yok artık. artık şiddeti normalize etmekte zorlanmayan , görsel bombardımana maruz kalan ve tepkisizleşen bir seyirci var. savaşları, ilişkileri bile bir oyun olarak gören bir gençlik var ve o gençlik belki de şu anda yeni bir trilogy'nin başlangıcını görecek zira williamson bu yeni dünyanın çocukları için yeni bir üçleme hazırlama düşüncesi içerisinde. buradan hareketle sonraki filmlerde bol kan ve aşırı şiddet kullanımı olacağını öngörebiliriz.
bazı şeyler değişecek...ilkokul döneminden beri düzenli olarak horror cinema ürünlerine maruz kalan, türün en eski ürünlerinden çağdaş ürünlere kadar her şeyini takip eden ve belki de scream jenerasyonunu çok iyi bilen biri olarak bu yeni üçleme ihanete uğrama duygusundan çok bana kaçınılmaz olan değişimin habercisi olarak geldi. bazı şeylere kayıtsız kalmak onların varlığını ortadan kaldırmayacak, bu bir gerçek ve bu gerçeğe en iyi cevap verenlerden biri de bence yine de, her şeye rağmen williamson.
scream'in nasıl bir seri olduğunu bilmeyenler, tek başına bu filmi ele aldıklarında klasik korku konvansiyonlarına göre değerlendirdiklerinde filmi beğenmeyebilirler. scream sevenlerin ise bu "yeni eğlence"ye kayıtsız kalmayacağını, gişesinin bol olacağını düşünüyorum. benim kişisel görüşüm herkesin gidip izlemesi ve "eğlenmesi". ben filmi başarılı buldum. umarım daha iyileri de seyirci ile buluşur ve yine sektörü canlandıracak filmler yapılır. çünkü eskilerin trajedisi şimdinin komedisi oldu, yeni bir şeyler için bir adım atmak gerek. film, bu durumu göstermek için iyi bir adımdı , korku filmi yapanlar bunu görüp daha korkunç yollarda daha tekinsiz adımlar atmalı. çünkü bu da tıpkı scream serisinin değişmesi gibi kaçınılmaz.
0 yorum:
Yorum Gönder